İslam, bir hayat dinidir. Allah, bizleri O’na ibadet etmemiz için yaratmıştır. İbadet, Allah’ın razı olacağı ve Allah için yapılan her iştir. Allah, ibadet kavramının dâhilinde bizlere hayatımızda uymamız gereken emir ve yasaklar belirlemiştir. Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât vermek… Allah’ın razı olacağı ve emrettiği işlerdendir. Yalan söylemek, alkol kullanmak, domuz eti yemek, zina etmek Allah’ın yasakladığı ve kaçınmamızı emrettiği işlerdir. Allah, kullarına sayısız işi ‘’helal’’, kısıtlı sayıda işi ise ‘’haram’’ kılmıştır. Helal, izin verilen ve yapılması hoş görülen şeylerdir. Haram ise çirkin görülen ve yapılması yasaklanan şeylerdir. Peki neden? Koskoca evreni bir neden dâhilinde yaratan Allah, elbette uygulamamızı ve hayata geçirmemizi istediği şeylerde de büyük bir nedensellik ortaya koymuştur. Yukarıda verdiğimiz örneklerden bazısını inceleyelim.
Namaz kılmak: Allah namazı, kendi ihtiyacı olduğu için değil, günde beş defa Allah’ı anarak inancımızın canlı kalması, böylelikle haramlardan daha kolay sakınabilmemizi sağlamak için namazı emretmiştir. Bir başka deyişle Allah, bize kendisine olan kulluk görevimizde yardım etmektedir. Namazın bir diğer nedeni ise Allah tarafından bizlere verilen bir ödül olmasıdır. İslam’da namaz Allah’la konuşmak gibidir. Zira âlemlerin yaratıcısı ve düzenleyicisi olan Allah’ın günde beş kere kulu ile görüşmek istemesi, insanoğlu için büyük bir ödüldür.
Zekât vermek: Zekat, dini ölçülere göre zengin sayılan bir kişinin yılda bir defa malının kırkta birini ihtiyaç sahiplerine bağışlamasıdır. İslam’ın beş temel şartından birisidir. Peki neden? Çünkü Allah, İslam toplumlarında sosyal adaleti ve sosyal dayanışmayı maddiyat farkı gözetmeksizin uygulamak istemektedir. Bir ülkenin tüm zengin vatandaşlarının yılda bir defa malının kırkta birini bağışlaması demek, o ülkede maddi ve manevi bir ferahlama yaşanması demektir. Zengin zekât vererek o malı Allah’ın kendisine nasip ettiğini hatırlar, zekat alan fakir ise zenginin malına göz koymaz veyahut haset duymaz. Bilakis paylaşımcı bir toplumda kardeşlik ortamı artar, huzur vâr olur.
Yalan söylemek: Yalan söylemek dinimizce büyük bir haramdır. Çünkü yalan, Allah’ın yarattığı, vâr olan hakikati yok eder. Ferdî ve toplumsal bakımından bir insanı aldatmak; insan ahlakı bozar, toplumsal bozulmaya yol açar, kin ve haset gibi duyguları ortaya çıkarır. İslam açıklık ve samimiyet dinidir. Hz. Muhammed buyurmuştur ki: ‘’Bizi aldatan, bizden değildir.’’
Alkol kullanmak: Alkol kullanmak dinimizce kötülüklerin anasıdır. Çünkü alkol içen bir insanın: aklı başından gider, zihni kapanır. İçindeki kötülük ortaya çıkar ve ne yapacağını bilmez bir halde kendisine ve etrafına zarar verebilir. Ayrıca alkolün beyin, ruh, sinir ve karaciğer sağlığına sayılamaz derecede fazla zararı vardır. Allah, kuluna ikram ettiği akıl ve zihin nimetinin köreltilmesini istemez Allah, kulunun bilinçsizce kendisine veya çevresine zarar vermesini istemediği için alkolü haram kılmıştır.
